Conservation and Restoration of Cultural Heritage / Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11147/23
Browse
Browsing Conservation and Restoration of Cultural Heritage / Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım by Scopus Q "N/A"
Now showing 1 - 18 of 18
- Results Per Page
 - Sort Options
 
Article 20. yüzyıl dönümünde Gölde (İncesu): Tarihsel ve mekansal bir okuma(2023) Eken Güney, Esra; Kul, Fatma Nurşen; Aksu Kılıç, LeylaGölde, günümüzdeki adıyla İncesu, Manisa İli, Kula İlçesi’ne bağlı kırsal bir yerleşimdir. Günümüzde nüfusunu büyük oranda kaybeden ve çoğunlukla yaşlıların yaşadığı yerleşim 19. yüzyıl boyunca ve 20. yüzyılın başında Müslüman Türk ve Ortodoks Rumların ortak yaşam alanı olmuştur. Savaş sonrasında Rumların yerleşimi terk etmesinin ardından zaman içerisinde köyden kentlere doğru artan göç hareketleriyle Gölde büyük ölçüde nüfus kaybına uğramış, buna bağlı olarak da yapılı çevrede bir dönemki ortak yaşama dair izler yok olmaya başlamıştır. Bu çalışma, Gölde’de iki topluluğun birlikte yaşadığı dönemi; Osmanlı arşiv vesikaları, sözlü tarih çalışmaları ve saha incelemelerinden gelen veriler ışığında çözümlemeyi amaçlamaktadır. Büyük oranda özgünlüğünü koruyarak günümüze gelebilen yapılı çevre ile sözlü tarih çalışmaları ekonomik ve sosyal hayatı anlamanın yanında, yüzyıl dönümündeki fiziksel çevreyi de anlamamıza olanak sağlamaktadır. Osmanlı arşiv belgeleri yapılı çevreye dair bilgi vermemekle birlikte 19. yüzyılın özellikle ilk yarısındaki ekonomik ve sosyal durumun değişimini aktarmaktadır. Bu veriler aynı zamanda sözlü görüşmelerden gelen çoğu bilginin yorumlanmasına olanak sağlamaktadır. Bu sebeple metin içerisinde kronolojik bir sıra takip edilmemiş, yüzyıl dönümüne odaklanılmış, gerekli yerlerde 19. yüzyıla ait arşiv verileri çağırılarak sözlü görüşmelerden ve alan çalışmasından gelen bilgilerle birlikte değerlendirilmiştir.Article Anastilosis: Antik Tapınak Kalıntılarının Ayağa Kaldırılmasının Özgünlük Bağlamında Değerlendirilmesi(2023) Toköz, Özge Deniz; İpekoğlu, BaşakArkeolojik alanların korunması ve sunumunda sıklıkla tercih edilen uygulamalardan biri olan anastilosis, yapıların dağılmış özgün parçalarının yerlerine yerleştirilerek ayağa kaldırılmasıyla gerçekleştirilen bir uygulamadır. Uygulamanın temel ilkesi, özgün yapı elemanlarının özgün yerlerine yerleştirilmesidir. Uygulama sayesinde yapıların strüktürel bütünlüğü geri kazandırılır, özgün elemanlar için daha iyi koruma sağlanır, kalıntılar ziyaretçiler için daha anlamlı üç boyutlu hale getirilir ve arkeolojik alanın daha iyi bir sunumu sağlanır. Bu çalışmanın amacı, Batı Anadolu’daki tapınak yapılarındaki anastilosis uygulamalarını analiz ederek ve değerlendirerek arkeolojik alanlardaki yapıların korunmasına ve sunumuna katkıda bulunmaktır. Bu amaçla, anastilosis uygulamasının ilkeleri özgünlük kavramı çerçevesinde incelenerek seçilen iki antik dönem tapınak yapısında gerçekleştirilen anastilosis uygulamaları, uygulamadan sonra yapıların arkeolojik alanın bütünü içinde özgünlüğü, malzeme özgünlüğü, strüktür sistemi ve yapım tekniği özgünlüğünün sürdürülmesi ölçütleri çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bu yapılar; Pergamon Traian Tapınağı (MS 114-129, Bergama, İzmir) ve Letoon Leto Tapınağı’dır (MÖ 160-130, Kumluova, Seydikemer, Muğla). Yapılan değerlendirmede, ayağa kaldırılacak olan yapının arkeolojik alanla bütünlüğünün ve yapının özgün durumundaki konumuna geri kavuşturulmasının önemine dikkat çekilmiştir. Ayağa kaldırılacak yapının alanda yepyeni bir görüntü oluşturmaması için özgün malzemesi fazla oranda günümüze ulaşmış yapılar ya da yapı bölümleri seçilmelidir. Yapının strüktürel bütünlüğü geri kazandırılırken, özgün strüktür sistemi ve yapım tekniği sürdürülmeli ya da yapı elemanlarına zarar vermeyecek yeni strüktür sistemi tasarlanmalıdır.Article Citation - Scopus: 1Builders and Building Tradition of Barbaros as Intangible Cultural Heritage(İstanbul Teknik Üniversitesi, 2022) Sarıbekiroğlu, Şeyma; Kul, Fatma NurşenThis paper aims to document the traditional builders and their know-how in a particular geography, namely the rural settlement of Barbaros in the Urla district of Izmir, Turkey. It aims to shed light on the actors of the building traditions of Barbaros, the process of knowledge transfer among builders, and the traditional know-how related to local building materials and construction techniques as intangible cultural heritage. The research method of this study includes literature review, site survey, and study of oral history. Literature sources provided the theoretical background and limited information related to the history of Barbaros. To understand the traditional building stock in Barbaros, site surveys were conducted in 2016, 2017, and 2020. An oral history study was done with the last living builders and the relatives of late builders. These narratives provided invaluable information for answering the research questions. The results of the study contribute to the conservation of intangible heritage by recording the know-how of the last bearers of traditional construction in Barbaros. This documented experience can be used in future restoration projects not only in Barbaros but also in surrounding settlements with the same traditional construction features. The results of the study are also remarkable in terms of revealing the importance of oral history in documentation studies.Article Citation - WoS: 2Cephe Yönlenmesinin Tarihi Konutların Enerji Kullanımına Etkileri: Güneybatı Anadolu’da Dış Sofalı Konutlar(Yıldız Teknik Üniversitesi, 2022-03) Timur, Barış Ali; Başaran, Tahsin; İpekoğlu, BaşakCephe yönlenme durumu, yapıların enerji kullanım miktarlarını etkileyen önemli bir tasarım parametresi olarak kabul edilmektedir. Bu parametre özellikle yeni yapı tasarımı alanında, yönlenme optimizasyon kararları geliştirmek üzere birçok araştırmada incelenmiştir. Buna karşılık, tarihi yapıların yönlenmesi ve enerji kullanım miktarları arasındaki ilişkiyi irdeleyen çalışmalar sınırlıdır. Bu çalışmanın amacı, Anadolu coğrafyasında yaygın bir tarihi yapı türü olan dış sofalı konutların Muğla kenti örnek yerleşmesindeki hâkim yönlenme durumları ile enerji kullanım düzeyleri arasında belirgin bir ilişki olup olmadığının araştırılmasıdır. Araştırma yöntemi, DesignBuilder v.5.4.0.21 yazılımında gerçekleştirilmiş olan yapı ısıl modellemesi ve simülasyonudur. Çalışmada, örnek bir tarihi konutun mimari özellikleri kullanılarak oluşturulmuş sanal bir yapı modelinin sofa yönlenme durumu, ana ve ara yönlere göre değiştirilerek ısıl simülasyonları gerçekleştirilmiş ve simülasyonlar sonucu hesaplanan ısıtma ve soğutma enerji ihtiyaçları karşılaştırılmıştır. Simülasyonlar, karşılaştırmalı olarak önce yapı çevresindeki kütle ve peyzaj elemanlarıyla sonra bu elemanlar olmadan iki sonuç seti için gerçekleştirilmiştir. Simülasyonlar sonucunda, örnek yapı türü için en iyi ve en verimsiz yönlenme durumları arasında enerji kullanımı açısından hesaplanan oransal farkın %1,3 ile %2,2 arasında olduğu saptanmıştır. Bu sonuca göre, örnek yapı türü enerji kullanım durumunun çok yüksek oranda yönlenmeden bağımsız olduğu, bu nedenle de örnek yerleşmedeki dış sofalı konutlar için hâkim yönlenme tercihi ile yapı enerji kullanım düzeyleri arasında dikkate değer bir ilişki olmadığı belirlenmiştir.Conference Object The Challenges and Advantages of Macro Modeling in Ansys Software for Seismic Vulnerability Assessment of Historic Masonry Structures(National Technical University of Athens, 2023) Demir, Hatice Ayşegül; Yücetürk, Kutay; Aktaş, Engin; Hamamcıoğlu Turan, MineThis study aims at creating an advancement guideline for a software which can be used for seismic vulnerability assessment of historic masonry structures by revealing the results of an experience related to the macro modeling of a historic masonry building. The case study structure is Bergama Bedesten (15th-16th centuries) located in Bergama, Izmir, Turkey. ANSYS software is used for the Finite Element Modeling of the structure. The seismicity at its location is determined and the structural response under lateral loads is obtained together with the dynamic characteristics. Mesh design, component creation according to the used material change in structural elements, contact surface identification, the arrangement of the stress scales, and result interpretation are realized. For these stages, the challenges are discussed with the solutions. The advantageous aspects of the software are explained. For the challenges, in mesh design, the ineffectiveness of cartesian method for some elements was detected and tetrahedrons method was chosen. In contact surface identification, the overlapping portions of structural components could not be detected by the software exactly, so the manual surface separation was realized. In the stress level interpretation, the lack of assignment for material limit strength values to the analysis scale was experienced and the addition of limit values was carried out. The scale also needs manual arrangement for the increase of interval numbers of stress values to emphasize vulnerable zones. This flexibility of scale to be arranged can be seen as an advantage, as well. The 3d section and axonometric view creation provide the presentation of stress changes at inner and outer surfaces of the structure which is another positive side. © 2023 COMPDYN Proceedings. All rights reservedArticle Defining the Impacts of Historical Development Activities on Urban Heritage of Iskenderun (alexandretta)(Konya Teknik Üniversitesi, 2023) Nalça Kıssaboylu, Canan; Kul, Fatma Nurşen; Rifaioğlu, Mert NezihIskenderun, also known as Alexandretta in antiquity, has long been a strategically significant port city in the Eastern Mediterranean thanks to its natural harbour. Due to its advantageous location, the settlement began to rapidly urbanize after the mid-19th century as a result of the impacts of Ottoman and later the French Mandate period development activities. This article focuses on defining the influences of historical development activities on the urban heritage of Iskenderun by understanding and evaluating various efforts that lie behind the formation of the city as an important trade centre and port city connecting the Middle East, Asia Minor, and Europe. By doing so, the formation, development and transformation of the settlement are chronologically deciphered regarding its historical turning points: the mid-19th century Ottoman period, the beginning of the French Mandate period (1919), and the joining of Iskenderun to the Republic of Turkiye (1939). Accordingly, the characteristics of the urban form, the ways these characteristics were transformed, and the problems and strategies encountered within different periods are decoded. This decoding employed a combined methodology, including historical interpretation and case study research methods. The results of the study reveal that Iskenderun has experienced different solutions for problems of infrastructure within the different periods, as a reflection of different political understandings and public and social needs among those periods.Conference Object Evaluation of Architectural Characteristics for Conservation Decisions of Degirmendagi, Izmir, Turkey(Trans Tech Publications, 2010) Kaplan, Çağlayan Deniz; Mürtezaoğlu, Fulya; Akbulut, Özge; İpekoğlu, BaşakHistorical settlements, which are integral parts of the cultural heritage, should be documented and evaluated with their local characteristics. The aim of this study is to document, analyze and evaluate the architectural, environmental and social characteristics of an urban settlement called Deǧirmendaǧı District, which has a historical background beginning with the Roman period to the present, in the center of metropolitan city of İzmir, on the Aegean coast of Turkey. The settlement is one of the earliest that was planned by local administration in İzmir and contributes to the İzmir silhouette with its location on a steep hillside in the township of Konak. Documentation methods used are sketches, photography and architectural and social questionnaires. Inventory cards were prepared to collect architectural characteristics of each building and the social questionnaires were comprised of socio-economic characteristics of the settlers. Data gathered at the site was analyzed and evaluated to develop a conservation approach, including historical review of the ancient era. Since the area is easily accessible and close to city center, the area becomes attractive. It has the advantage of the vista based on its inclined topography and grid-planned scheme. Deǧirmendaǧı District is a special area requiring special conservation within the city of İzmir. However, historical pattern has changed through the years because of changing lifestyle. The area, which is one of the most important and valuable districts in İzmir considering its history, location, and architectural characteristics should be integrated with the city and citizens. This study documents the present potentials and values of the area and forms a basis to prepare conservation approaches.Article Historical Development of Darkale Rural Settlement in Soma, Manisa(İstanbul Teknik Üniversitesi, 2017) Etlacakuş, Aycan; Turan, MineDarkale rural settlement is a village of Soma, Manisa. The main intention of this study is to make conservation aimed evaluation of the historical development of Darkale by questioning the physical characteristics of the present historical settlement with emphasis on its housing units. The way followed is literature review, archive research in the official website of the state archives; field survey, analysis and evaluation of Darkale with the tools of the discipline of architectural restoration; and interpretation of historical data together with physical data. The archive documents and monumental buildings and the settlement pattern, especially the organization of the housing units have provided a framework for interpreting Turkish period. Nevertheless, for the historical evaluation of the pre-Turkish period, further geo-prospection and archeological research are necessary. In all periods, the brook-valley system has been the gathering, production and commercial area of the settlement. The elevated plateau at the east of Darkale brook with full vista of the surroundings is evaluated as the earliest settlement area in Turkish period. It is relatively safe in terms of its elevated position and has preserved its authenticity. The latter settlement area, circumscribing the plateau at its north, west and south presents various solutions to cope with the high inclination: stone retaining walls, increase in number of stories, passages over streets, and increase in the amount of relations with neighbors including vertical interaction of housing units. © 2017, Istanbul Teknik Universitesi, Faculty of Architecture. All rights reserved.Article Ildırı’nın mekansal izlerinin peşinde: Bir 19. Yüzyıl yerleşim bulmacası(Türkiye Bilimler Akademisi TÜBA, 2020) Kul, Fatma Nurşen; Çil, ElaThis paper aims to decipher the 19th century spatial characteristics of Ildırı which overlaps the archaeological remains of ancient Erythrai. This period corresponds to the Ottoman Empire’s last century when Ildırı was inhabited by Orthodox-Rum community. Ildırı experinced serious alterations and destructions during and after the population exchange. Due to both these changes and destructions as well as recent illegal construction activities, the original settlement pattern is almost disappeared in Ildırı. Increasing tourism pressure of recent years in an other factor that accelerates this disappearance. For this reason, in this paper, the spatial characteristics of 19th-century Ildırı is deciphered like a jig-saw puzzle; by tracing the clues about the place from different sources. This settlement puzzle based upon supporting the limited traces coming from the place with oral history studies and narratives of archaeologist travellers. The mentioned oral history studies composed of the narratives of both existing Turkish and former Rum inhabitants. The narratives of Rum inhabitants who experienced the pre-exchange period were obtained from the Centre of Asia Minor Studies in Athens. Interviews with Turkish inhabitants who witnessed the post-exchange period were conducted by the authors at different times between 2012 and 2014 in Ildırı. As the conclusion, the importance of oral history studies is emphasized in understanding the place, its recent history and spatial transformations of the settlements like Ildırı that experienced major transformations as well as a sharp social interruption with population exchange.Article Kent İçi Arkeolojik Alanlarda Kalıntıların Sunumuna İlişkin Yaklaşımlar: Foça Örneği(ADAMOR Toplum Araştırmaları Merkezi, 2016) Taşcı, Burcu; Akyüz Levi, EtiKent içi arkeolojik alanlar kazı, belgeleme, sürekli bakım ve sunum çalışmaları ile kentsel koruma pratiğinde önemli bir yere sahiptir. Özellikle tarihsel süreçte farklı uygarlıklar tarafından sürekli yerleşim görmüş kentlerde, arkeolojik alanların çağdaş kent yaşamına entegre edilmesi konusu yaratıcı çözüm ve yaklaşımlara gereksinim duymaktadır. Bu yaklaşımlar tarihsel katmanlaşmayı yansıtmanın yanında, çağdaş yaşamın gerekliliklerini de sağlamalıdır. Son dönemde kültürel mirasın halka sunumuna yönelik çalışmalar artmaktadır. Uluslararası alanda bu çalışmaların arkeolog, sanat tarihçisi, şehir plancısı, mimar, restorasyon uzmanı ve inşaat mühendisi gibi farklı disiplinlerin katılımıyla gerçekleşmesi gerektiği kabul görmektedir. Bu alanda öne çıkan uygulamalara Avrupa ülkelerinde rastlanmaktadır. Türkiye'de ise tarihsel katmanlaşma başta çok disiplinli çalışma eksikliği olmak üzere yasal, yönetsel, sosyal ve ekonomik nedenlerle yok olmaktadır. Pek çok kent tarihsel gelişiminin izlerini kaybetmekle beraber, günümüzde kent merkezinde bu izleri bulunduran yerleşimler halen mevcuttur. Bu yerleşimlerden Foça Prehistorik dönemden başlayarak Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı-Türk dönemlerinde yerleşim görmüş, çok katmanlı bir kenttir. Günümüzde kültürel mirasın en belirgin fiziksel öğeleri Osmanlı dönemi sivil mimarlık ürünleridir. Bunun yanında kazı çalışmalarında kısmen veya tamamen ortaya çıkarılan, varlığı bilinen ya da kesinleşmemiş dönemlere ait izler vardır. Bu çalışmada Foça'da tarihsel katmanlaşmanın analizi yapılmış, farklı dönem paftalarının çakıştırılmasıyla çok katmanlı kimlik alanları belirlenmiştir. Bu alanlardan megaron alanının sunumuna yönelik üç yaklaşım geliştirilmiştir. Bu yaklaşımlar algı, kalıntılara müdahale, erişilebilirlik ve bilgi aktarımı başlıkları altında belirlenen parametrelerle yazarlar tarafından değerlendirilmiştir. Her yaklaşımın kendine özgü sorun ve potansiyeli olduğu ortaya çıkmıştır. Ortak amaç bu alanları korumak, atıl alanlar olarak algılanmasının önüne geçerek kentle bütünleştirmek ve kent kimliğine katkı sağlamak olmalıdır.Article Küçükavulcuk Köyü Yerleşim Dokusu ve Evleri(Türkiye Bilimler Akademisi TÜBA, 2016) Akyüz Levi, Eti; Taşcı, BurcuÇalışma kapsamında incelenen Küçükavulcuk Köyü, Batı Anadolu'da İzmir ili Ödemiş ilçesine bağlı olup, ilçenin önemli ve tarihi dokusu ile çarpıcı nitelikteki Birgi yerleşimine yalnızca 2 km. uzaklıktadır. 2012 yılında çıkan 6360 sayılı Büyükşehir Yasası sonrasında yönetsel olarak İzmir ilinin mahallesi durumuna gelmiştir. Ancak bu çalışmada yerleşimden köy olarak söz edilecektir. Çalışmanın amacı, yerleşim dokusunu irdelemek ve belgelemek, evlerin yaşatılmasına yönelik öneriler geliştirmektir. Konu alan çalışmaları ve literatür araştırmaları ışığında ele alınmaktadır. Küçükavulcuk Köyü, toplu yerleşme düzeninin görüldüğü, tarımsal alanların ise yerleşimin çeperinde yer aldığı, geçiminin tarım ve hayvancılığa dayandığı bir kırsal alandır. Aydınoğulları Beyliği'nin başkentliğini yapmış Birgi'ye yakınlığı ulaşım olanaklarını kolaylaştırmaktadır. Ancak son dönemlerde su sıkıntısı yaşanması tarımsal ürün yelpazesini daraltmakta ve köyden göç gerçekleşmektedir. Bu durum da evlerin boş kalması, kullanılmayınca da hızla yıpranıp yok olmasına neden olmaktadır. Yerleşim, Birgi'ye göre daha yalın bir mimari yansıtmakta, ancak nitelikli geleneksel evleri barındırmaktadır. Küçükavulcuk'ta evler genellikle iki katlı olup; alt katları ahır, ambar gibi servis mekânlarını içermekte, üst kat ise yaşam katı olarak hizmet vermektedir. Yaşam katında, çoğunlukla açık dış sofalı bir plan şeması görülmekte, sofaya dış veya iç merdiven ile alt kattan bağlantı sağlanmaktadır. Evlerin yapım sistemi, alt katta yığma, üst katta ise kerpiç dolgulu ahşap karkas sistemdir. Evlerin yaşamayıp terk edilmesi yanısıra, güncel yaşam koşullarına yanıt vermesine yönelik olarak yapılan ancak özgünlüğünü zedeleyen değişiklikler, yapıların karakteristikleri korunarak sürdürülebilirliği açısından tehdit oluşturmaktadır. Çalışmada yerleşimin ve evlerin yaşatılarak geleceğe aktarılması bağlamında ekoturizmin araç olarak kullanılması önerilmektedir.Research Project Mermer anıt yüzeylerinin polimer nanokompozit flimler ile korunması(2010) Tıhmınlıoğlu, Funda; Böke, Hasan; Sofuoğlu, Aysun; Ocak, Yılmaz; Oğuzlu, Hale; Akın, OkanMermer gibi kalsit içeren doğal taşlarla inşa edilmiş tarihi binalar ve anıtlarda artan hava kirliliğinin yarattığı problemler sonucu ortaya çıkan yüzey bozulmaları geçtiğimiz yüzyılda ivme kazanmıştır. Kükürt dioksit gazı mermerin yapısını oluşturan kalsit kristalleri ile reaksiyona girerek alçı taşını (CaSO4.2H2O) oluşturarak yüzeyi erozyona uğratmaktadır. Bu çalışmada hem geri dönüşebilen hem de koruyuculuk özelliği olan biyobozunur polimer nano kompozit kaplama geliştirilerek, koruyuculuk özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla silika ve kil nano partikülleri içeren biyobozunur polimerle hazırlanmış yüzey koruyucu kaplamalarının koruma potansiyelleri belirlenmiştir. Polilaktid bazlı nanokompozitlerin filmlerin kil dağılımı ve yapı XRD analizlenmiş, polilaktid-10A nanokompozitlerinde %7, polilaktid-93A nanokompozitlerinde ise %5 kil derişimine kadar eksfoliye ve interkale yapılar elde edilmiştir. Bununla birlikte nanoparçacıkların polimer matriksindeki dağılımına paralel olarak biyo-nanokompozitlerin geçirgenlik değerlerinde düşüş gözlenmiştir. Biyo-nanokompozitlerin bariyer özelliklerindeki değişim göz önüne alınarak mermer yüzey kaplamalarındaki nanoparçacık derişim aralıklarına karar verilmiştir.Conference Object Structural Interventions for Conservation of the 15th Century Tahtakale Bath, Tire, Turkey(Trans Tech Publications, 2010) Mürtezaoğlu, Fulya; Kaplan, Çağlayan Deniz; İpekoğlu, BaşakTahtakale Bath, which is located in the town of Tire in the province of Izmir, Turkey, was constructed in the 15th.century and is one of the outstanding existing examples of Ottoman period baths. The building, which was designed as a double bath, was considerably damaged because of inaccurate interventions after losing its original function, lack of maintenance and natural circumstances. The parts which were reused have considerably lost their original characteristics. This study aims to introduce the construction technique of Tahtakale Bath, which was studied in the scope of a restoration project, and to present the studies on the determination of structural problems, structural strengthening decisions and implementations. Strengthening implementations were carried out in the bathing spaces of the men's section and felt workshop of the building depending on decisions of the restoration project. The original construction technique and materials of the walls, superstructure and architectural details of the building were consolidated by appropriate restoration decisions and implementation works. © (2010) Trans Tech Publications, Switzerland.Research Project Tarihi yapılarda malzeme bozulmasının sınıflandırılması ve sorunların saptanmasına yönelik bir yöntem araştırılması(TÜBİTAK - Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, 2003) İpekoğlu, Başak; Böke, Hasan; Hamamcıoğlu Turan, Mine; Akkurt, Sedat; Çizer, ÖzlemTarihi yapıların özgün malzemelerinin olabildiğince korunması ve onların onarımlarında kullanılacak yeni malzemelerin özgün malzeme özellikleri dikkate alınarak belirlenmesi koruma çalışmalarının temel ilkelerindendir. Bu doğrultuda bu araştırmanın amacı, tarihi yapılardaki özgün malzemelerin korunabilmesi için gerekli olan çalışma etaplarını sistematik olarak örneklemektir. Çalışma kapsamında, seçilen tarihi bir yapıda malzeme çeşitlilikleri, bozulma çeşitlilikleri, malzemelerin fiziksel, mineralojik, yapısal ve kimyasal özellikleri belirlenmiş, meteorolojik verilerle bozulmaların ilişkisi araştırılmış ve koruma müdahaleleri için temel bilgiler oluşturulmuştur. Yapıda kullanılan malzemeler, malzeme bozulmaları ve yoğunluktan yapıya ait çizimler üzerinde belirtilmiştir. Yapıdan toplanan özgün malzeme örneklerinin fiziksel özellikleri (yoğunluk ve gözeneklilik); içerdikleri çözünen tuz oranlan, harç ve sıvalarda ham madde oranları tespit edilmiştir. Örneklerin mineralojik, yapısal ve kimyasal özellikleri, Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM Scanning Electron Microscope) ve X ışınlan kırınım (X-Ray Diffraction) cihazı kullanılarak belirlenmiştir. Her tarihi yapı, kendine özgü malzemeler ve sorunlar içermekle beraber özgün malzemelerin korunmasına yönelik çalışmalann belli etaplan izlemesi gerekir. Bu araştırma kapsamında ele alınan ve her tarihi yapıda uygulanabilecek çalışma etaplan; arazide yapı üzerinde gerçekleştirilecek çalışmalar, laboratuvar çalışmalan ve meteorolojik verilerin incelenmesi olarak üç başlık halinde önerilmiştir. Araştırma özelinde ele alınan tarihi yapının inşasında kayrak taşı, tuğla ve kireç harcı kullanılmıştır. Duvar yüzeylerinde kireç sıva, üst yapıda ise horasan sıva kaplama malzemesidir. Çalışma kapsamında yapılan incelemeler sonucunda, malzemelerde gözlenen bozulmalanmn ana kaynağının nem olduğu belirlenmiştir. Bozulmaların fazla olduğu bölgelerdeki malzemelerin, bozulmaların daha az olduğu bölgelerdeki malzemelere göre yoğunluklan düşük, gözeneklilikleri daha yüksek, içerdikleri çözünen tuz miktarlan fazladır. Yerden yükselen nem ve üst yapının tahrip olması nedeniyle yapının zeminden ortalama l m. yükseklikte ve üst bölümlerinde bulunan malzemelerde gözlenen bozulmalar daha yoğundur. Bu nedenle çevre drenajının yapılması ve üst yapıda gerekli onarını müdahalelerinin gerçekleştirilmesi birinci dereceden önem taşımaktadır. Bu temel müdahaleler yanı sıra onarım malzemeleri olarak seçilecek yeni kayrak taşlan ve tuğlaların nem ve sıcaklık değişimlerinde özgün malzemelerle benzer davranışı gösterecek temel fiziksel özelliklere sahip olması gerekmektedir. Özgün kireç harç ve sıvalann onanmında bunlann kompozisyonuna benzer kireç harç ve sıvalar kullanılmalıdır. Türkiye'de tarihi yapıların korunması konusunda yapılan çalışmalar, onların mimari özelliklerinin korunmasını içermektedir. Ancak, yapılarda kullanılan malzemelerin özellikleri, bozulma sorunlarının belirlenmesi ve bunlann değerlendirilmesi sonucu yapılacak müdahaleler ve müdahalelerde kullanılacak malzemelerin özellikleri konusunda çalışmalar gerçekleştirilmemektedir. Bu nedenle tarihi yapılara bilinçsizce müdahaleler yapılmaktadır. Bu çalışma, tarihi yapılarda Özgün malzemelerin korunmasının önemini vurgulaması ve konuyla ilgili çalışma etaplannı göstermesi açısından önem taşımaktadır.Research Project Tarihi yapılarda mermer yüzeylerinin bio-bozunur polimer ile korunması(2007) Böke, Hasan; Ocak, Yılmaz; Sofuoğlu, Aysun; Tıhmınlıoğlu, Funda; İpekoğlu, BaşakHava kirliliği, tüm dünyada ve ülkemizde kültür varlıklarımızın hızlı ve buna bağlı olarak artan bir şekilde bozulmasına yol açan önemli bir çevre faktörünü oluşturmaktadır. Bu bozulma, en fazla kalkerli taşlardan yapılmış (mermer, traverten, v.b) anıtlarda ve eserlerde gözlenmektedir. Kirli havada bulunan kükürt dioksit gazı (SO2) kalkerli taşları oluşturan kalsiyum karbonat (CaCO3) ile suyun varlığında reaksiyona girerek ara reaksiyon ürünü olan kalsiyum sülfit hemihidrat (CaSO3 . 0.5 H2O) ve bu ürünün oksitlenmesi sonucunda alçı taşını oluşturmaktadır (CaSO4 . 2 H2O) (ELFVING 1994; BÖKE 1999; GAURI 1999) . Oluşan alçı taşının sudaki çözünürlüğünün kalsit’den daha fazla olması yağmura açık bölgelerde bulunan mermer yüzeylerin erozyonunu hızlandırmaktadır (Şekil 1a). Eğer mermer yüzeyleri yağmurdan korunan bir bölgede ise bu oluşum, yüzeylerin bir süre sonra kabuklanmasına ve giderek dökülmesine yol açmaktadır (Şekil 1b). Tarihi anıtların ve arkeolojik alanlarda bulunan eserlerin büyük çoğunluğu kalsit kristallerinden oluşan kireç taşlarından oluşmaktadır.Research Project Tarihi yapıların değişimlerinin belgelenmesi ve bulguların arşivlenmesi için fotogrametrik bir yöntem araştırması(2007) Hamamcıoğlu Turan, Mine; Akbaylar, İpekBu çalışmada, mimari temsilin sahip olduğu çağdaş karekter, koruma disiplini bağlamında ele alınmış; tarihi yapıların değişimlerinin belgelenmesindeki etki alanları ve bulguların dijital ortamda arşivlenmesinin olanakları araştırılmıştır. Böylece koruma kararlarının yönlendirilmesi daha kapsamlı bir değerlendirme ile yapılabilecektir. Bu araştırmanın amacı, tarihi yapıların değişimlerinin belgelenmesi ve bulguların arşivlenmesi için çağdaş bir yöntem önermektir. Söz konusu yöntem, çeşitli çağdaş ve geleneksel teknikleri birleştiren bir niteliktedir. Veri derleme ve işlemede yakın erimli dijital fotogrametrinin 3b ölçüm ve düzeltim olanaklarından yararlanılmış; görsel çözümleme için haritalama ve düzeyleme teknikleri birleştirilmiş; sunum için geleneksel cephe çizimi, dik fotoğraf oluşturma ve 3b modelleme teknikleri birlikte uygulanmış; arşivleme amacıyla veritabanı oluşturma yöntemi tercih edilmiştir. Önerilen yöntemin sınanması için bugün 3 beden duvarı ayakta kalmış olan bir 19. yüzyıl anıtı – Ildırı Rum Kilisesi – seçilmiştir. Kullanılan gereçler, kalibre edilmiş dijital fotoğraf makinesi, elektronik takeometre cihazı ve monoskopik dijital fotogrametri yazılımıdır. Ölçüm sonuçları, CAD ortamına aktarılarak 2B çizimler ve 3B model oluşturulmuştur. Fotogrametri yazılımında perspektifi düzeltilen fotoğraflar, resim işleme yazılımında işlenerek çözümleme haritaları elde edilmiştir. Tüm yazılı ve görsel sonuçlar, bir veritabanı yazılımı yardımıyla derlenerek, çoklu ortamda araştırmacıların erişimine hazır hale getirilmiştir.Article Citation - WoS: 27Citation - Scopus: 27Thermal Retrofitting for Sustainable Use of Traditional Dwellings in Mediterranean Climate of Southwestern Anatolia(Elsevier, 2022-02) Timur, Barış Ali; Başaran, Tahsin; İpekoğlu, BaşakThermal retrofitting implementations are crucial for safeguarding the functional sustainability of historical buildings as they can improve the thermal performance of these buildings while maintaining thermal comfort for their occupants. This study aims to examine the thermal behavior of a common historical building type in Anatolia / Turkey, the traditional houses with exterior hall (sofa), and to determine enhancement potentials of possible thermal interventions. Research method consists of on-site thermal measurements, laboratory analyses on traditional construction materials and transient thermal analyses utilizing simulations on DesignBuilder software. Study cases were selected from both urban and rural sub-settlements. The results demonstrated that the thermal insulation works within floor assemblies, airtightness measures, adding secondary glazing to windows and suggesting transparent circulation corridors provide significant energy improvements. These interventions would save 26.5% of building energy consumption in the urban and 30.4% in the rural sub-settlements when applied together. Furthermore, when the integration of a modern HVAC system, ground-source heat pump is implemented, these improvement rates can be increased to more than 60%. Consequently, it was determined that the cases have significant potentials for thermal enhancements which renders the application of thermal interventions as a capable conservation tool.Article Urban Protection And Renewal Dilemma: İzmir Mezarlıkbaşı(İstanbul Teknik Üniversitesi, 2021) Akpınar, Figen; Turan, Mine; Toköz, Özge DenizAt the beginning of the 21st century, efforts to preserve cultural heritage in historical settlements is a highly problematic and multi-faceted issue in Turkey. Al-though conservation legislation dates back to 60 years ago, heritage conservation has not been internalized and accepted in the wider part of society, and, has not established a sound political foundation. On the other, however, there is also a lack of integrated land-use planning and management. The purpose of this study is to present the difficulties of dealing with the conservation, renewal, and regeneration for heritage areas in the historic core of İzmir, Mezarlıkbaşı-Kemeraltı, as well as to discuss the intrinsic physical qualities, dynamic characters and diversity of community groups with a view of new spatial agenda. The objective of the study is therefore twofold: 1) documentation of the physical characteristics and values for understanding the place; 2) to evaluate incorporating integrated strategic planning and management approach pointing the need for incorporating, leadership, partnership, integration and inclusion as a policy guideline for the safeguarding the heritage area. Our findings show that the Municipality of İzmir has made a significant attempt as TARKEM’s leadership position, which has succeeded in attracting national and international interest in Kemeraltı and creating opportunities for the future, but partnership (operation), management (structure) and inclusion (its processes) still lack. Community groups are not seen as part of the planning activities and planning has been remote, fragmented and exclusively missing an integrated planning management approach. © 2021, Istanbul Teknik Universitesi, Faculty of Architecture. All rights reserved.
