Conservation and Restoration of Cultural Heritage / Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11147/23
Browse
Browsing Conservation and Restoration of Cultural Heritage / Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım by Author "Akyüz Levi, Eti"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
 - Sort Options
 
Article Kent İçi Arkeolojik Alanlarda Kalıntıların Sunumuna İlişkin Yaklaşımlar: Foça Örneği(ADAMOR Toplum Araştırmaları Merkezi, 2016) Taşcı, Burcu; Akyüz Levi, EtiKent içi arkeolojik alanlar kazı, belgeleme, sürekli bakım ve sunum çalışmaları ile kentsel koruma pratiğinde önemli bir yere sahiptir. Özellikle tarihsel süreçte farklı uygarlıklar tarafından sürekli yerleşim görmüş kentlerde, arkeolojik alanların çağdaş kent yaşamına entegre edilmesi konusu yaratıcı çözüm ve yaklaşımlara gereksinim duymaktadır. Bu yaklaşımlar tarihsel katmanlaşmayı yansıtmanın yanında, çağdaş yaşamın gerekliliklerini de sağlamalıdır. Son dönemde kültürel mirasın halka sunumuna yönelik çalışmalar artmaktadır. Uluslararası alanda bu çalışmaların arkeolog, sanat tarihçisi, şehir plancısı, mimar, restorasyon uzmanı ve inşaat mühendisi gibi farklı disiplinlerin katılımıyla gerçekleşmesi gerektiği kabul görmektedir. Bu alanda öne çıkan uygulamalara Avrupa ülkelerinde rastlanmaktadır. Türkiye'de ise tarihsel katmanlaşma başta çok disiplinli çalışma eksikliği olmak üzere yasal, yönetsel, sosyal ve ekonomik nedenlerle yok olmaktadır. Pek çok kent tarihsel gelişiminin izlerini kaybetmekle beraber, günümüzde kent merkezinde bu izleri bulunduran yerleşimler halen mevcuttur. Bu yerleşimlerden Foça Prehistorik dönemden başlayarak Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı-Türk dönemlerinde yerleşim görmüş, çok katmanlı bir kenttir. Günümüzde kültürel mirasın en belirgin fiziksel öğeleri Osmanlı dönemi sivil mimarlık ürünleridir. Bunun yanında kazı çalışmalarında kısmen veya tamamen ortaya çıkarılan, varlığı bilinen ya da kesinleşmemiş dönemlere ait izler vardır. Bu çalışmada Foça'da tarihsel katmanlaşmanın analizi yapılmış, farklı dönem paftalarının çakıştırılmasıyla çok katmanlı kimlik alanları belirlenmiştir. Bu alanlardan megaron alanının sunumuna yönelik üç yaklaşım geliştirilmiştir. Bu yaklaşımlar algı, kalıntılara müdahale, erişilebilirlik ve bilgi aktarımı başlıkları altında belirlenen parametrelerle yazarlar tarafından değerlendirilmiştir. Her yaklaşımın kendine özgü sorun ve potansiyeli olduğu ortaya çıkmıştır. Ortak amaç bu alanları korumak, atıl alanlar olarak algılanmasının önüne geçerek kentle bütünleştirmek ve kent kimliğine katkı sağlamak olmalıdır.Article Kent İçi Arkeolojik Alanlarda Katmanlaşmanın Analizi ve Koruma Sorunları: Foça Örneği(Türk Tarih Kurumu, 2018-04) Taşcı, Burcu; Akyüz Levi, EtiFoça Batı Anadolu’da Prehistorik dönemden başlayarak Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma, Bizans, Ceneviz kolonisi ve Osmanlı dönemlerinde sürekli iskân görmüş, çok katmanlı bir yerleşimdir. Kentte arkeolojik kazı çalışmaları 20. yüzyıl başından günümüze aralıklarla devam etmektedir. Üçüncü dönem kazı çalışmaları Prof. Dr. Ömer Özyiğit başkanlığında 1989 yılından beri sürmektedir. Modern Foça kenti, tarihi yaklaşık M.Ö. 3000’lere dek uzanan antik Phokaia kentinin üstünde bir katman olarak bulunmakta ve kazı çalışmaları da kent içi arkeolojik alanlarda yoğunlaşmaktadır. Kentin tarihi katmanlaşmasında en üst tabaka olarak Osmanlı dönemi sivil mimarlık örnekleri öne çıkmaktadır. Bununla birlikte modern kent dokusunu az katlı, niteliksiz betonarme yapılar oluşturmaktadır. Kentte ilk sit kararlarının belirlendiği 1977 yılından günümüze dek sit sınırları pek çok kez değişmiş ve bu durum yeni yapılaşmanın önünü açmıştır. Özellikle turizmin ve ikincil konut yapımının artması ise kültür varlıklarına zarar vermiştir. Bu olumsuz durum kent içi arkeolojik alanlarda katmanlaşmanın zarar görmemesi için farklı yaklaşımlara gereksinim duyulduğunu göstermektedir. Kentsel arkeoloji çalışmaları bu gereksinime yanıt verecek nitelikte olup, kapsamlı tarih araştırmaları ile desteklenen kazı çalışmalarında ortaya çıkan verilerin, kentlerin koruma, planlama ve gelişim süreçlerine eklenmesini öngörmektedir.Article Küçükavulcuk Köyü Yerleşim Dokusu ve Evleri(Türkiye Bilimler Akademisi TÜBA, 2016) Akyüz Levi, Eti; Taşcı, BurcuÇalışma kapsamında incelenen Küçükavulcuk Köyü, Batı Anadolu'da İzmir ili Ödemiş ilçesine bağlı olup, ilçenin önemli ve tarihi dokusu ile çarpıcı nitelikteki Birgi yerleşimine yalnızca 2 km. uzaklıktadır. 2012 yılında çıkan 6360 sayılı Büyükşehir Yasası sonrasında yönetsel olarak İzmir ilinin mahallesi durumuna gelmiştir. Ancak bu çalışmada yerleşimden köy olarak söz edilecektir. Çalışmanın amacı, yerleşim dokusunu irdelemek ve belgelemek, evlerin yaşatılmasına yönelik öneriler geliştirmektir. Konu alan çalışmaları ve literatür araştırmaları ışığında ele alınmaktadır. Küçükavulcuk Köyü, toplu yerleşme düzeninin görüldüğü, tarımsal alanların ise yerleşimin çeperinde yer aldığı, geçiminin tarım ve hayvancılığa dayandığı bir kırsal alandır. Aydınoğulları Beyliği'nin başkentliğini yapmış Birgi'ye yakınlığı ulaşım olanaklarını kolaylaştırmaktadır. Ancak son dönemlerde su sıkıntısı yaşanması tarımsal ürün yelpazesini daraltmakta ve köyden göç gerçekleşmektedir. Bu durum da evlerin boş kalması, kullanılmayınca da hızla yıpranıp yok olmasına neden olmaktadır. Yerleşim, Birgi'ye göre daha yalın bir mimari yansıtmakta, ancak nitelikli geleneksel evleri barındırmaktadır. Küçükavulcuk'ta evler genellikle iki katlı olup; alt katları ahır, ambar gibi servis mekânlarını içermekte, üst kat ise yaşam katı olarak hizmet vermektedir. Yaşam katında, çoğunlukla açık dış sofalı bir plan şeması görülmekte, sofaya dış veya iç merdiven ile alt kattan bağlantı sağlanmaktadır. Evlerin yapım sistemi, alt katta yığma, üst katta ise kerpiç dolgulu ahşap karkas sistemdir. Evlerin yaşamayıp terk edilmesi yanısıra, güncel yaşam koşullarına yanıt vermesine yönelik olarak yapılan ancak özgünlüğünü zedeleyen değişiklikler, yapıların karakteristikleri korunarak sürdürülebilirliği açısından tehdit oluşturmaktadır. Çalışmada yerleşimin ve evlerin yaşatılarak geleceğe aktarılması bağlamında ekoturizmin araç olarak kullanılması önerilmektedir.