Please use this identifier to cite or link to this item: https://hdl.handle.net/11147/15369
Title: Frontiers of the Roman Empire in Anatolia as an Archaeological Heritage: Spatial Characteristics and Conservation in Rural Landscape
Other Titles: Arkeolojik Miras Olarak Anadolu'da Roma İmparatorluğu'nun Sınırları: Kırsal Peyzajda Mekansal Özellikler ve Koruma
Authors: Toköz, Özge Deniz
Advisors: Akış, Tonguç
Keywords: Mimarlık
Architecture
Abstract: Roma İmparatorluğu'ndan günümüze ulaşan en büyük miraslardan olan Roma sınırları geniş bir coğrafyada üç kıtaya yayılmaktadır. Doğu sınırının bir kısmı Anadolu'dan geçmektedir. Ancak diğer sınır parçalarına kıyasla Anadolu sınırı en az çalışılmış orandadır ve koruma çalışmaları da yetersizdir. Fırat ve Dicle nehirlerindeki barajlar Anadolu sınır mirası için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır ve sınırın doğal peyzajdan oluşup çoğunlukla kırsal alanda olmak üzere büyük bir coğrafyaya yayılmasından dolayı çeşitli koruma sorunları vardır. Bu çalışmada, Anadolu sınırı incelenerek, sınırı oluşturan bileşenler, özellikleri ve kronolojisi ortaya konmuştur. Sınırın korunmasına dikkat çekme amacıyla, literatür ve Temmuz-Ağustos 2022'de gerçekleştirilen arazi gezisinden yararlanılarak koruma sorunları araştırılmış ve sınırın karakteristik özellikleriyle birlikte koruma durumuna ilişkin kataloglama, haritalandırma ve analizler yapılmıştır. Anadolu sınırının tüm Roma sınırları içinde bütünlüklü olarak yerini anlayabilmek ve tartışabilmek için diğer sınır parçaları da kronolojik, sosyopolitik, mekansal ve koruma yönlerinden incelenerek karşılaştırmalı çalışma yapılmıştır. Buluntular, Anadolu sınırının en erken inşasına başlanan Roma sınır parçalarından biri olduğunu ancak tek bir dönemde inşa edilmediğini, doğudaki büyük Part tehlikesinden dolayı çok sayıda lejyonla güçlendirildiğini, Fırat ve Dicle nehirlerini takip eden çatallı ve çok katmanlı bir sınır olduğunu, askeri yapıların var olan sivil yerleşimlere entegre edildiğini, başta barajlar olmak üzere pek çok koruma sorunu karşısında bütüncül koruma yaklaşımlarının izlenmeyip tekil koruma uygulamalarının gerçekleştirildiğini içermektedir. Sonuç olarak, Anadolu sınırına yönelik daha fazla çalışma yapılması, sınır sistemini anlamanın yanı sıra korunması için de önemlidir. Kırsal-arkeolojik alanlar için yeni bir yasal düzenleme, kırsaldaki bir takım koruma problemlerinin çözülmesine yardımcı olabilir. Sınırın korunması için tekil uygulamalar yerine, sınırı mimari elemanlarının yanı sıra peyzaj bileşenlerini de göz önüne alan, bileşenlerin birbiri ve fiziksel çevresiyle ilişkisini ön plana çıkaran ve yerel toplulukları bilinçlendirerek bu mirasla aidiyet bağlarını güçlendiren bütüncül koruma politikalarına ihtiyaç vardır.
The Roman frontiers are one of the greatest heritage that survived from the Roman Empire, and span three continents in a wide geography. Part of the eastern frontier passes through Anatolia. However, the Anatolian frontier is the least studied compared to other frontier sections, and its protection efforts are insufficient. Dams on the Euphrates and Tigris rivers pose a serious threat to the Anatolian frontier heritage, along with various conservation problems since frontier consists of natural landscapes and spreads over a large geography, mostly in rural areas. In this study, the Anatolian frontier was examined, and its components, characteristics, and chronology were revealed. To draw attention to its protection, conservation problems were researched using literature and site trip carried out in July-August 2022, and cataloguing, mapping, analyses of characteristics and conservation status were made. To fully understand and discuss the place of the Anatolian frontier within the Roman frontiers, other frontier sections were examined from chronological, sociopolitical, spatial and conservation aspects, and a comparative study was carried out. The findings showed that the Anatolian frontier was one of the earliest frontier sections but was not built in a single period; it was strengthened with many legions due to the great Parthian danger in the east; it was a bifurcated and multilayered frontier following the Euphrates and Tigris; and military structures were built into existing civilian settlements. In the face of many conservation problems, especially dams, holistic conservation approaches were not followed, and individual conservation practices were implemented. As a result, further studies on the Anatolian frontier are important for understanding and protecting the frontier system. A new legal regulation for rural-archaeological sites may help solve some conservation problems in rural areas. Instead of single implementations, holistic conservation policies are needed that take into account landscape components as well as the architectural elements of the frontier, highlight the relationship of components with each other and their physical environment, and strengthen bonds of belonging with this heritage by raising awareness of local communities.
URI: https://hdl.handle.net/11147/15369
Appears in Collections:Phd Degree / Doktora

Show full item record



CORE Recommender

Page view(s)

8
checked on Jan 27, 2025

Google ScholarTM

Check





Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.