Master Degree / Yüksek Lisans Tezleri
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11147/3008
Browse
Recent Submissions
Master Thesis Biçim Değiştirebilir Bir Karşılıklı Çerçeve Yapısının Tasarımı(2025) Helvacı, İpek; Korkmaz, Koray; Özen, GülçinKarşılıklı çerçeveler, her elemanın komşu eleman üzerine yerleştiği ve bu organizasyonun oluşturduğu kapalı döngü sayesinde kendi kendini taşıyabilen yapısal sistemlerdir. Genellikle geçici yapılarda yaygın olarak kullanılmakta olup, ilkel barınaklara kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Karşılıklı çerçeve sistemlerinin en büyük avantajı, nispeten kısa elemanlar kullanılarak geniş açıklıkların geçilebilmesidir. Geleneksel karşılıklı çerçeve yapıları Asya'dan Avrupa'ya dünyanın birçok yerinde yaygın olarak görülse de, mimari uygulamalarda hareketli karşılıklı çerçeve sistemlerine ilişkin literatürde çok az örnek bulunmaktadır. Bu çalışma, farklı çokgen planlarla uyumlu olan bir hareketli çatı mekanizmasını geliştirmektedir. Mekanizma, montaj sırasında geometrik adaptasyon sağlamak amacıyla üç serbestlik derecesine sahip fan birimleri olarak tasarlanmıştır. Mekanizma, temelini bir karşılıklı çerçeve yapısından alarak kare, beşgen, altıgen ve sekizgen planlara uyarlanabilir. Karşılıklı çerçeve konfigürasyonlarında birer devre kapatılarak mekanizmanın eşzamanlı hareketini sağlayan tek serbestlik dereceli yapılar elde edilmiştir. Kinematik analizler, mekanizmanın farklı düzenlerdeki adaptasyon ve performansını göstermektedir. Sistem bağlantılarındaki karmaşıklıkları aşmak için 3 boyutlu baskı ile bir fiziksel model üretilmiştir. Bu çalışma, karşılıklı çerçevelerin yapısal davranışını yöneten ilkeleri uygulayarak dönüştürülebilir sistemlerin geliştirilmesine katkıda bulunmaktadır.Master Thesis Revani Tatlısında Nohut Haşlama Suyunun Yumurta Yerine Kullanımı(2025) Barkhudarlı, Shukur; Korel, FigenAtık suların geri kazanımı ve yeniden kullanımı sürdürülebilir bir gelecek için önemli bir konudur. Bu çalışmada, revani tatlısında yumurta yerine atık su olarak da kullanılan konserve nohut suyu (aquafaba) kullanılmış ve aquafabanın revani tatlısı örneklerindeki fiziksel, kimyasal ve duyusal kalite parametreleri üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde incelenmiştir. Çalışmada sadece üç yumurta içeren kontrol grubu (C), üç yumurta yerine 135 mL aquafaba kullanılan örnek (S1), bir yumurta ve 90 mL aquafaba içeren karışım örneği (S2) ve iki yumurta ve 45 mL aquafaba kullanılan örnek (S3) olmak üzere dört farklı örnek hazırlanmıştır. Pişmiş revani tatlısı örneklerinde ağırlık kaybı ve kabarma yüksekliği açısından en düşük kayıp (13,78%) ve en yüksek kabarma (33,33 mm) değerleri S3'te gözlemlenirken, S1'in en yüksek ağırlık kaybı (%18,97) ve en az kabarma (23,00 mm) verdiği belirlendi. Duyusal analizler sonucunda panelistlerin en yüksek puanı S3 örneğine verdiği; özellikle renk ve genel kabuledilebilirlik puanlarının kontrol ve S3 arasında benzer olduğu tespit edilmiştir. Kimyasal bileşim analizlerinde, S3 nem içeriği açısından kontrol örneğine yakın değerler verirken, protein ve yağ içeriğinin aquafaba kullanımına bağlı olarak azaldığı gözlemlenmiştir. Bulgular, aquafabanın revani formülasyonlarında yumurta alternatifi olarak kullanılabileceğini; optimum tekstür, hacim ve duyusal özellikler için ideal oranın iki yumurta ve 45 mL aquafaba (S3) olduğunu göstermektedir.Master Thesis Poli(Etilen Glikol) Ve Poli(Oligo(Etilen Glikol) Metileter Metakrilat) Polimerlerinin Su İle Etkileşiminin Moleküler Dinamik Simülasyonu İle Karşılaştırılması(2025) Abbas, Yawer; Zareıe, Esma Volga BulmuşBu tez, MD simülasyonları kullanarak konformasyonel, hidrasyon ve H-bağlanma özelliklerini inceleyerek polietilen glikol (PEG) ve poli(oligo(etilen glikol) metakrilat) (POEGMA)'ın su ile etkileşimini karşılaştırmaktadır. 4, 8, 12, 16 ve 20 tekrarlayan birim içeren POEGMA ile 20 ve 40 birim içeren PEG'in moleküler modelleri Avogadro ve CHARMM GUI yazılımları kullanılarak hazırlanmıştır. Tüm polimerler TIP3 su kutularında çözündürülmüştür. Bağlanmış ve bağlanmamış etkileşimler için Charmmff parametreleri kullanıldı. MD simülasyonları TRUBA yüksek performanslı hesaplama platformunda LAMMPS yazılımı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Kısa minimizasyon ve 1 ns'lik dengeleme çalışmalarının ardından 15 s'lik üretim çalışması gerçekleştirilmiştir. Elde edilen yörüngeler VMD yazılımı ve MD analizi kullanılarak düzenlenmiş ve analiz edilmiştir. İki polimerin sulu ortamdaki davranışlarını karşılaştırmak için dönme yarıçapı (Rg), su kabuğu ve hidrojen bağı gibi temel özellikler araştırılmıştır. Sonuçlar her iki polimerde de belirgin farklılıklar ortaya koymuştur. PEG, aynı sayıda tekrar eden etilen glikol birimine sahip POEGMA ile karşılaştırıldığında, kompakt rastgele sarmal yapı oluşturan biraz daha düşük ve daha az kararlı (her bir PEG zinciri için ortalama 9,73 ve 13,41 Å) Rg değerleri sergilemiştir. Su kabuğu analizi, PEG etrafındaki su kabuğundaki su molekülü sayısının (N(H2O)) (PEG20 ve 40 için sırasıyla ortalama N(H2O) 244.9 ve 418.6) esas olarak kararlı olmadığını göstermiştir. Su molekülü sayısındaki kararsızlık, konformasyonun kararsız olmasına atfedilmiştir. Son olarak, POEGMA ile karşılaştırıldığında, PEG ile daha yüksek bir ortalama H-bağı sayısı gözlemlenmiştir. Öte yandan, POEGMA biraz daha yüksek Rg değerleri ve kısa zincirler için kararlı bir yapı sergilemiştir (4 ve 8-mers POEGMA için sırasıyla 13,46 ve 15,78 Å). Zincir boyutu ile Rg değerlerindeki artış PEG'e kıyasla daha küçük çıkmıştır. Ayrıca, POEGMA zincirlerinin çok daha kararlı ve daha fazla N(H2O) değerlerine sahip olduğu bulunmuştur. Bununla birlikte, eşdeğer POEGMA için H-bağı sayılarının daha düşük olduğu bulunmuştur. Zincir boyunca H-bağı dağılımı da PEG ve POEGMA zincirleri için farklıdır. Anahtar Kelimeler: PEG, POEGMA, MD simulasyonu, dönme yarıçapı, su kabuğu analizi, H bağı analiziMaster Thesis Çocukların Toz Yoluyla İz Elementlere Maruziyeti için Risk Değerlendirmesi(2025) Kromah, Abdullah Samukaı; Sofuoğlu, Sait CemilÇocuklar, ev, çocuk parkı ve sokak tozu ve toprağın diyet dışı sindirimi ve solunması yoluyla iç ve dış mekanlarda eser elementlere maruz kalabilirler. Bu maruziyet yolları, elllerini ağızlarına götürmeleri nedeniyle kritik olabilir. Bu çalışma, literatürden ölçülen seviyeleri derleyerek Türkiye genelinde toprak ve tozdaki eser element konsantrasyonlarını ve Türk çocuklarında maruziyeti ve ilişkili kanser ve kronik toksik riskleri değerlendirmeyi amaçlamıştır. Türkiye genelinde 20 yerde toplam 43 çalışmada 14 element düzeyleri bildirilmiştir. Maruziyet senaryoları (5th, 10th, 25th, 50th, 75th, 90th, ve 95th yüzdelikler) oluşturularak ilişkili riskler hesaplanmıştır. Ortalama sindirim kronik toksik riski çocuk parkı tozunda sırasıyla Cd, Co, Cr (VI) için 4,3, 2,8 ve 2,1; toprakta Cd, Ni ve Sb için 5,2, 1,4 ve 1,2; sokak tozunda Co, As, Cd ve Mn için 7,3, 5,9, 2,3 ve 1,1 olarak hesaplanmıştır. Ortalama sindirim As, Cr (VI), Pb kanser riski toprak ve sokak tozu için sırasıyla 1.4×10-5, 3.6×10-6, 1.1×10-6 ve 1.5×10-4, 2.8×10-6, 9.5×10-7 olarak bulunurken çocuk parkı tozu için 10-6 ile 10-7 arasında kalmıştır. Eşik değer olan '1'in iki katından yüksek kronik toksik riskler ve >1.0×10-5 olan kanser riskleri dikkate alınması gereken düzeyler olup Türk çocukları için toprak/toza maruziyetin önemli olduğunu göstermektedir.Master Thesis Bina Yangın Yönetmeliğinin Sayısal Temsili: Dört Katmanlı Temsil Modelinin Tablo Verileri için Genişletilmesi(2025) Çetin, Tarık; İlal, Mustafa Emre; İlal, Sibel MacitBina tasarımının güvenli, işlevsel ve sürdürülebilir olmasını sağlamak için yapı yönetmeliklerine uyum kritik öneme sahiptir. Ancak yapı yönetmeliklerinin dil yapısı, belirsizlikleri ve karmaşık bağlantıları nedeniyle manuel uyumluluk denetimi zaman alıcı ve hataya açık bir süreçtir. Otomatik uyumluluk denetim sistemleri bu süreci iyileştirmeyi amaçlasa da henüz karmaşık ve çok değişkenli tablo verilerini işleme konusunda yetersiz kalmaktadırlar. Bu tez, Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliği'nin kaçış yolları ve elemanları ile ilgili maddelere odaklanarak bu kısıtları ele almaktadır. Dört Katmanlı Temsil hibrit modeli temel alınarak, tablo verilerini işleme ve kural temsilini geliştirmek için eklemeler yapılmıştır. Çok katmanlı tablo başlıkları, koşullu bağımlılıklar ve çapraz referanslı maddeler gibi zorluklar bir tablo çözücü metot geliştirilerek aşılmış ve tablo verileri dinamik olarak yorumlanarak kural kontrol sürecine entegre edilmiştir. Ek olarak, görsel programlama tabanlı kaçış yolu hesaplayıcısı YBM ortamında geliştirilerek kaçış yollarının hesaplanması ve doğrulanması sağlanmıştır. Bu entegrasyon, mekânsal uyumluluk kontrollerini gerçekleştirerek tasarımcılara geri bildirim sunmaktadır. Bulgular, genişletilmiş hibrit modelin yangın kaçış kurallarını başarıyla temsil ettiğini göstermektedir. Kaçışla ilgili kuralların %82'sinin temsil edilebilir olduğu belirlenirken, yarı-temsil edilebilinen kurallar ve belirsiz ifadelerin işlenmesi gelecekteki çalışmalar için bir odak noktasıdır. Gelecek çalışmalar dinamik tahliye yolu simülasyonları, yapay zeka destekli kural açıklamaları ve daha verimli Yapı Bilgi Modellemesi iş akışları için Model Görünüm Tanımları ve Bilgi Teslim Kılavuzları gibi standardizasyon araçlarının kullanımı konularını ele alabilirler. Bu çalışma, yapı yönetmeliklerinin dijital dönüşümüne katkı sağlayarak otomatik uyumluluk denetim sistemlerinin doğruluğunu ve ölçeklenebilirliğini artırmaktadır.Master Thesis Urladam: Kırsalda Ortaya Çıkan Sanatsallaşma Üzerine Araştırma(2025) Gül, Ceren Koçer; Aksugür, İpek AkpınarBu çalışma, kırsal dönüşüm sürecinde sanatın rolünü; özellikle kırsal soylulaştırma ve sosyo-mekânsal dinamikler üzerindeki etkisini incelemektedir. Kırsal alanların giderek kültürel ve ekonomik yatırım alanlarına dönüşmesiyle birlikte, sanatsal girişimler yerel kimliğin yeniden tanımlanmasında ve mekânsal üretimin şekillenmesinde önemli aktörler hâline gelmiştir. Bu bağlamda Urladam, kamusal-özel, kentsel-kırsal ve sanatsal-toplumsal alanların kesişiminde konumlanan bir 'eşik mekân' olarak ele alınmaktadır. Urladam'ın kırsal dönüşümdeki rolünü analiz etmek amacıyla arşiv araştırması, mekânsal analiz, haritalama ve derinlemesine görüşmelerden oluşan karma bir yöntem kullanılmıştır. Kuramsal çerçeve olarak Halfacree'nin (2006) 'kırsal mekânın üçlü modeli' benimsenmiş; bu model üzerinden Urladam'ın mekânsal yapısı, kamusal temsili ve gündelik yaşamla ilişkisi değerlendirilmiştir. Mekânsal analiz, Urladam'ın kent ölçeğindeki konumunu ve mimarisini incelerken; temsiliyet analizi, medya görünürlüğü, toplumsal algı ve kamusal imajına odaklanmaktadır. Kamusal katılım ve gündelik yaşam analizleri ise sanat etkinliklerinin toplulukla etkileşimi nasıl şekillendirdiğini ve mekânın Urla'nın günlük hayatına nasıl entegre olduğunu sorgulamaktadır. Bulgular, Urladam'ın yalnızca bir sanat mekânı değil, aynı zamanda kırsal dönüşüm sürecinde bir 'eşik' işlevi gördüğünü ortaya koymaktadır. Sanat üretimiyle birlikte kentsel ve kırsal dinamiklerin kesiştiği, sosyal sınırların yeniden tanımlandığı bir geçiş alanı olarak konumlanmaktadır. Ancak çalışma, erişilebilirlik, kapsayıcılık ve sanatın kırsal soylulaştırmayı hızlandırma potansiyeline dair eleştirel sorular da gündeme getirmektedir. Sonuç olarak, bu çalışma sanatın kırsal dönüşüm süreçlerine etkisini; sanat-mekân ilişkisini ve kırsalda sanat mekânlarının dönüşen işlevlerini tartışmakta, sanatın kırsal soylulaştırma üzerindeki rolünü eleştirel bir bakışla değerlendirmektedir.Master Thesis Amiloid-Beta Tespiti için Makine Öğrenimi Destekli ve Floresan Protein Tabanlı Biyosensör Tasarımı(2025) Baydur, Şefika; Uyar, ArzuYeşil Floresan Proteinler (GFP) ve kimerik türevleri, floresans temelli biyolojik çalışmalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu tezde, floresan ve floresan olmayan GFP varyantları arasındaki yapısal ve dinamik farklılıkları araştırmak için moleküler dinamik (MD) simülasyonları kullanılmıştır. MD simülasyonları sırasında, floresan GFP varyantları tarafından oluşturulan konformasyonlar 'floresan' sınıfına, floresan olmayan varyantların konformasyonları ise 'floresan olmayan' sınıfına atanmıştır. Elde edilen konformasyonların alfa karbon (Cα) koordinatları, makine öğrenimi (ML) uygulamaları için üç boyutlu bir veri seti oluşturmuştur. Bu iki durumu dinamik özelliklerine göre sınıflandırmak amacıyla Doğrusal Diskriminant Analizi (LDA) uygulanmıştır. Bu bulgulara dayanarak, literatürdeki patentli bir vektör yapısı temel alınarak, amiloid-β 1–42 ve GFP'yi 14 amino asitlik bir bağlayıcı aracılığıyla birleştiren hesaplamalı bir kimerik GFP modeli oluşturulmuştur. Kimerik protein AlphaFold kullanılarak modellenmiş ve yapısal stabilitesini değerlendirmek için MD simülasyonlarına tabi tutulmuştur. Floresan sinyal üretme potansiyelini değerlendirmek amacıyla, tetramerik ve monomerik Aβ₁₋₄₂ proteinleri kimerik GFP yapısına moleküler kenetleme ile yerleştirilmiş ve yeni kompleksler oluşturulmuştur. Her bir kompleks MD simülasyonlarına tabi tutulmuş ve konformasyonları daha sonra LDA modeli kullanılarak analiz edilmiştir. Bu bütüncül hesaplamalı yaklaşım, GFP tabanlı biyosensörlerin yapısal dinamikleri ve bunların amiloid tespiti potansiyeli hakkında içgörüler sunmaktadırMaster Thesis Açılı Gömülü Borunun Granüler Atık Lastik Kullanılarak Statik Kesme Yükleri Altında Deformasyonlarının Önlenmesi(2025) Ecemiş, Nurhan; Ecemiş, Nurhan; 03.03. Department of Civil Engineering; 03. Faculty of Engineering; 01. Izmir Institute of TechnologyDoğalgaz boruları, ulusal ekonomilerde önemli bir rol oynamaktadır, bu nedenle zarar görmemeleri ve işlevsiz hale gelmemeleri hayati önem taşımaktadır. Bu çalışma, gömülü boru hatlarının statik yükler karşısında granular atık lastikler kullanılarak korunmasını ele almaktadır. Gömülü borunun davranışı, etrafına 10-15 mm çapında granular atık lastikler serilerek ve boruya dışarıdan uygulanan kuvvetlere karşı gösterdiği tepki incelenerek araştırılmıştır. Ayrıca, karşılaştırma yapmak amacıyla bu deneyler boru etrafına siltli kum serilerek tekrarlanmıştır. Deneylerde ayrıca laminar kutunun kayma bölümü ile parçalı boru ek yeri arasındaki mesafe incelenmiş ve kademeli olarak artırılmıştır. Laminar kutuda yapılan deneylerde, dikey konumlandırılmış PE80 doğalgaz borusu için dolgu malzemesi olarak granüler atık lastik ve siltli kum kullanıldı; kuvvetler, gerinim ölçerler ve yük hücresi ile ölçüldü. Eğimli bir doğalgaz borusu, üzerindeki örtü yükü ve derinlikle artan yan basınca maruz kalırken, dikey bir boru yalnızca derinlikle artan yan basınca maruz kalır. Yatay bir boruya uygulanan dış kuvveti simüle etmek için, üçgen yayılı bir yük uygulanır ve bu, hem dikey hem de eğimli borular için tutarlı koşullar sağlar. Bu yüzden deneyde kullanılan boru dikey olarak yerleştirilmiş ve dikey haldeki boruya gelen kuvvetler borunun yatay hali için de sembolize edilerek bir denklik verilmiştir. Sonuç olarak, dolgu malzemesi olarak granüler atık lastik kullanımı, boru üzerine dışarıdan uygulanan yükleri siltli kuma kıyasla daha etkili bir şekilde sönümlemiştir. Boşluk oranı farklılığından dolayı dolgu malzemesi siltli kum olduğunda, boru üzerindeki yük çok kısa bir sürede ve hareketli bloğun minimum yer değiştirmesiyle etkisini göstermeye başlamıştır.Master Thesis Frp Sargılı Betonarme Kolonlar için Alternatif Modelleme Yaklaşımı(2024) Özdemir, İzzet; Dalgıç, Korhan Deniz; Özdemir, İzzet; Dalgıç, Korhan Deniz; 03.03. Department of Civil Engineering; 03. Faculty of Engineering; 01. Izmir Institute of TechnologyFiber takviyeli polimer (FRP) ile dıştan sargılama, mevcut yapıların güçlendirilmesi ve yenilenmesi için etkili ve hızlı bir yöntem olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır. Bu malzemeler, tek tip veya hibrit FRP ceketler şeklinde uygulanabilir ve yapının taşıma kapasitesini artırmanın yanı sıra uygulama sürecini kolaylaştırmaktadır. Ancak, FRP sargılı sistemlerin sunduğu taşıma kapasitesi ve süneklik artışlarının yeterince öngörülememesi, bu yöntemlerin daha iyi anlaşılmasını ve tasarım ilkelerinin geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu tezde, FRP sargılı betonun davranışını modellemek için sonlu elemanlar analizi ve analitik modelleme olmak üzere iki farklı yaklaşım incelenmiştir. Sonlu elemanlar analizinde, Beton Hasar Plastisite modeli ve Drucker-Prager Plastisite modeli kullanılmıştır. Ancak, FRP'nin sağladığı sargılama basıncı, çelik sargılama basıncından farklı bir mekanizmaya sahip olduğu için bahsedilen plastisite modelleri doğrudan uygulanması mümkün olmamaktadır. Bu nedenle, hem tek tip hem de hibrit FRP sargılı kolonlar için modellerin doğruluğunu artırmaya yönelik iyileştirmeler yapılmıştır. Ayrıca, literatürde FRP sargılı betonun davranışını açıklayan birçok analitik model yer almakla birlikte, hibrit sistemlerin davranışını öngörmeye yönelik çalışmalar sınırlıdır. Bu kapsamda, mevcut analitik modeller değerlendirilmiş ve hem tek tip hem de hibrit LP sistemlerde yaygın olarak bilinen modellerin uygulanabilirliği araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar, deneysel verilerle karşılaştırılarak değerlendirilmiştir.Master Thesis Protein-enzyme reaction followed by vibrational spectroscopy and dft (density functional theory) characterization(01. Izmir Institute of Technology, 2023) Öztoprak, Nazlı; Güler, Günnur; Öztoprak, Nazlı; Yağmurcukardeş, Mehmet; Güler, Günnur; Yağmurcukardeş, Mehmet; 04.04. Department of Photonics; 01. Izmir Institute of Technology; 04.05. Department of Pyhsics; 04. Faculty of ScienceWhey proteins are crucial for many functions of the human body. Determining the structural properties of the protein with the enzymatic hydrolysis makes it possible to improve food quality, identify allergens and better understand food poisoning. In this study, the structural alterations of β-Lactoglobulin (model whey protein) were investigated during proteolysis. Trypsin was used as a model enzyme. Digestion of β-LG by trypsin at different concentrations were measured by Fourier transform infrared (FTIR) spectroscopy as well as by Raman spectroscopy to identify the degradation of the protein and to verify the enzymatic reactions results at various temperatures in real time. Afterwards, the advanced analysis techniques, two-dimensional correlation spectroscopy (2DCOS) and curve-fitting analysis, were applied. In addition, the experimental measurements were supplemented with DFT simulations. Based on the FTIR spectroscopy results, the most notable changes take place in the amide I (1600-1700 cm-1) and in the amide II (1480-1580 cm-1) regions. FTIR spectroscopic results revealed that the structural elements of β-LG broken down and degraded during the enzymatic digestion. Moreover, the carboxylate groups (COO-) gives rise in the infrared range (1605-1580 cm-1) as released products. Raman spectroscopic results demonstrate that β-LG loses its secondary structure and the product is formed around 1425 cm-1 arising from the carboxylate groups (COO-) due to the digestion. DFT results show that the Raman spectrum of single unit arginine and lysine residues can be predicted by DFT method. Furthermore, DFT calculations give the rise at 1683 cm-1 and 3540 cm-1 caused by C-N vibrations and N-H vibrations arising from the amino groups (NH2+), respectively.Master Thesis Submerged breakwaters as a measure to reduce wave overtopping at vertical seawalls(01. Izmir Institute of Technology, 2024) Kısacık, Doğan; Kısacık, Doğan; 03.03. Department of Civil Engineering; 03. Faculty of Engineering; 01. Izmir Institute of TechnologyKıyı kentlerindeki hızlı kentleşme ve artan nüfus, kentsel alanlar üzerindeki baskıyı artırmakta. Bu durum küresel ısınmanın tetiklediği iklim değişikliğiyle daha da şiddetlenmektedir. İklim değişikliğinin en belirgin etkilerinden biri olan deniz seviyesinin yükselmesi, özellikle fırtına koşullarıyla birleştiğinde kıyı koruma yapılarının etkinliğini azaltarak kentsel bölgelerin taşkın riskini artırmaktadır. Bu bağlamda, dalga aşmasını azaltmak için batık bir dalgakıran çözüm olarak kullanılabilir. Bu çalışma, İYTE Hidrolik Laboratuvarında, 122M553 kodlu TÜBİTAK projesi kapsamında gerçekleştirilen 2 boyutlu, küçük ölçekli deneysel bir araştırma olup, dikey deniz duvarlarında dalga aşmasını azaltmada batık dalgakıranların etkinliğini incelemektedir. Batık dalgakıranların, dalga aşma debisini %90'a kadar azaltarak etkin bir tamamlayıcı kıyı savunma sistemi olarak kullanılabileceği gösterilmiştir. Batık dalgakıranın etkinliği, dalgaların aşması üzerindeki etkisini ölçen bir indirgeme katsayısı (𝛾sub) ile ifade edilir. Bu indirgeme katsayısı, dalgakıran yüksekliği ve kret genişliği gibi batık dalgakıranın geometrik parametreleri ile dalga yüksekliği, dalga boyu ve su derinliği gibi hidrodinamik koşullardan da etkilenir. Bu parametrelerin etkisi dalga aşmasındaki azalmanın belirlenmesinde önemli bir rol oynar. 128 farklı deney testi kullanılarak, dalga aşmasındaki azalma niceliksel olarak belirlenmiştir. Daha sonra batık dalgakıranın tasarım parametrelerinin bir fonksiyonu olarak ifade edilmiş azaltma faktörü tanımlanmıştır. Bu indirgeme katsayısı, yaygın olarak kabul gören EurOtop (2018) dalga aşması tahmin formülüne entegre edilerek, batık dalgakıranın dikey deniz duvarı önüne yerleştirilmesi durumunda, dalga aşma deşarjının tahmin edilmesini sağlar. Ayrıca bu deneysel çalışmada, literatürde önerilen dalga iletim formüllerinin etkinliği, bu çalışmada üretilen veri seti ile karşılaştırılarak değerlendirilmiştir.Master Thesis Energy and exergy analysis of renewable energy utilization in cement production(01. Izmir Institute of Technology, 2025) Çağlar, Başar; Çağlar, Başar; Fard, Mousa Mohammadpour; 03.06. Department of Energy Systems Engineering; 03. Faculty of Engineering; 01. Izmir Institute of TechnologyGeleneksel çimento üretim yöntemlerine kıyasla daha yeşil enerji sistemleri alternatiflerini keşfetmek için çimento üretiminin enerji ve ekserji analizi çalışılmıştır. İki farklı yeşil enerji senaryosu dikkate alınmıştır. Temel senaryo geleneksel çimento üretimidir. İlk senaryoda atık rüzgar türbini kanatlarının pirolizi ve gaz türbini çimento fabrikasına entegre edilmiştir ve elektrik ihtiyacı gaz türbini tarafından karşılanmıştır. Aynı zamanda hammadde piroliz ünitesinin katı ürününden sağlanmıştır. Bu senaryo için sıcak akımları kullanmak üzere bir ön ısıtma sistemi düşünülmüştür. İkinci senaryoda, PEM elektrolizörü de çimento fabrikasına dahil edilmiştir. Burada kömürle değiştirilmek üzere PEM elektrolizöründen hidrojen üretilmiştir. Tüm senaryoların termodinamik modellemesi Engineering Equation Solver (EES) yazılımı aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Temel senaryonun enerji ve ekserji verimliliği sırasıyla % 61,60 ve % 20,21 olarak bulunmuştur. Termodinamik analiz dışında, özgül enerji tüketimi (SEC) ve CO2 emisyonları hesaplanmıştır. En düşük SEC, 1704 kJ/kg olan senaryo 1 ile elde edilmiştir. CO2 emisyonları, 0,219 kg CO2/kg çimento ile senaryo 2 için minimum olarak sonuçlanmıştır. Tüm bunlar göz önüne alınarak, daha yeşil ve daha az enerji tüketen bir sistem oluşturulmaya çalışılmıştır.Master Thesis Bioremediation of Marine Sediments Contaminated by a Mixture of Persistent Organic Pollutants(01. Izmir Institute of Technology, 2025) Ökten, Hatice Eser; Demirtepe, Hale; Demirtepe, Hale; Ökten, Hatice Eser; 03.07. Department of Environmental Engineering; 03. Faculty of Engineering; 01. Izmir Institute of TechnologyPoliklorlu bifeniller (PCBs) ve polibromlu difenil eterler (PBDEs) gibi kalıcı organik kirleticiler, çevrede karışım halinde bulunarak ekosistem ve insan sağlığı için önemli riskler oluşturur. Bu küresel sorunun çözümü bu kirleticilerin çevresel ortamlardan uzaklaştırılması, yani iyileştirilmesidir. Bu çalışma, endüstriyel faaliyetlerin yoğun olduğu Aliağa, İzmir, Türkiye'deki gemi söküm sahalarından alınan kirlenmiş sedimanlar kullanılarak, biyoogmentasyon (BO) ve biyostimulasyon (BS) gibi biyoiyileştirme stratejilerinin etkinliğini sediman mikrokozmları ile incelemiştir. Mikrobiyal analizler, sedimanlarda Chloroflexi filumu ile ilişkili mikroorganizmaların çokluğunu (%37,6) ortaya koymuştur ve bu mikroorganizmalar zenginleştirilerek BO uygulaması için kullanılmıştır, BS uygulamasında ise doğal mikrobiyal aktiviteyi teşvik etmek amacıyla ortama mikrobesinler sağlanmıştır. BO ve BS, toplam PCB'ler için sırasıyla %14 ve %19, PBDE'ler için ise %33 ve %24 olarak giderim verimlilikleri sağlamış; bu değerler, doğal giderim (PCB'ler için %12 ve PBDE'ler için %8) setine kıyasla daha iyi performans gösterdiği için harici katkıların önemini kanıtlamıştır. PCB'ler için bozunma hızları BO'da (0,00124 klor/bifenil/gün-Cl/bp/gün) BS'den (0,00085 Cl/bp/gün) daha yüksek iken, PBDE'lerin bozunma hızı BS'de (0,00945 brom/difenil eter/gün-Br/dp/gün) BO'ya (0,00741 Br/dp/gün) kıyasla daha hızlı olmuştur. BO ve BS stratejileri toplam PCB ve PBDE konsantrasyonlarını azaltmış olsa da, zamanla daha düşük halojenli bileşiklerin oluşumu ekotoksikolojik riski işaret etmiştir. PCB-52 sürekli olarak yüksek risk sergilerken, BDE-28 BS'de yüksek risk kategorisine çıkmış ve BDE-153 tüm uygulamalarda yüksek ve orta risk seviyeleri arasında değişiklik göstermiştir. Bu bulgular, in situ biyoiyileştirme uygulamalarından önce laboratuvar ölçekli çalışmaların yapılmasının, giderim verimliliği ve potansiyel riskleri değerlendirme açısından önemini ve gerekliliğini vurgulamaktadır.Master Thesis Bioremediation of Sediments Contaminated by Persistent Organic Pollutants: an In-Silico Approach(01. Izmir Institute of Technology, 2024) Demirtepe, Hale; Ökten, Hatice Eser; Demirtepe, Hale; Ökten, Hatice Eser; 03.07. Department of Environmental Engineering; 03. Faculty of Engineering; 01. Izmir Institute of TechnologyBromlu alev geciktiriciler arasında en yaygın kullanılanlardan biri olan polibromlu difenil eterler (PBDE), çevre ve insan sağlığı üzerinde ciddi riskler oluşturan kalıcı organik kirleticiler olarak bilinmektedir. Bu nedenle, bozunma süreçleri ile çevresel ortamlardan giderilmeleri gerekmektedir. Fakat, karmaşık çevresel ortamlarda bozunmanın ilerleyişini takip etmek zordur. Bu sebeple, PBDE'lerin bozunma süreçlerini anlamak ve etkili iyileştirme yöntemleri geliştirmek için modelleme çalışmaları gereklidir. Bu çalışma, PBDE'lerin sedimanlardaki anaerobik dehalojenasyonunu modellemek ve iyileştirme senaryoları altında bozunma yollarını ve bozunma hızlarını analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla, doğal giderim, biyostimulasyon ve biyoogmentasyon senaryolarını taklit eden bir mikrokozm çalışmasının deneysel verileri kullanılmıştır. Daha önce geliştirilmiş olan anaerobik dehalojenasyon modeli (ADM), geliştirilip entegre edilerek 'ADM-IE' adı verilen yeni bir model oluşturulmuştur. ADM-IE, PBDE bozunması için tüm olası dehalojenasyon yollarını listeleme, bu yolların reaksiyon miktarlarını belirleme, ölçülen bileşikler için bozunma hız sabitlerini hesaplama ve ölçülmeyen bileşikler için makine öğrenimi algoritmalarıyla hız sabitlerini tahmin etme yeteneklerine sahiptir. Sonuç olarak, modelin yüksek konsantrasyonlu bileşikler için daha başarılı tahminler yaptığını, ancak düşük konsantrasyonlu bileşikler için tahmin doğruluğunun daha düşük olduğunu gösterilmiştir. Brom atomlarının pozisyonlarının dehalojenasyon yollarında kritik bir rol oynadığı belirlenmiştir. İyileştirme senaryoları arasında, biyoogmentasyon genellikle en yüksek bozunma hızlarını sağlarken, bazı durumlarda biyostimulasyon daha yüksek hızlar göstermiştir. Bununla birlikte, belirli reaksiyonlar toksik ürünlerin oluşumunu desteklemiştir, bu da biyostimulasyon uygulamasında dikkatli olunması gerektiğini vurgulamıştır. Model, iyileştirme stratejilerinin optimize edilmesi ve daha az zararlı ürünlerin elde edilmesi için bir analiz çerçevesi sunmaktadır.Master Thesis An Investigation of Design Parameters Influencing Post-Fire Irreparable Structural Damage Limit(01. Izmir Institute of Technology, 2024) Demir, Uğur; Demir, Uğur; 02.02. Department of Architecture; 02. Faculty of Architecture; 01. Izmir Institute of TechnologySon yıllarda, yangın durumunda oluşan deformasyonların sınırlandırılması, sonraki dönemde oluşabilecek onarılamaz hasarları önlemek amacıyla inşaat sektörü için zorunlu bir hale gelmiştir. Bu amaç doğrultusunda, bu çalışma, yangın etkisi altında betonarme yapısal sistemlerin kullanılabilirlik durumunu etkileyen kritik faktörleri detaylı bir şekilde incelemektedir. Araştırma, betonarme kirişlerin sehimlerinin, yangına maruz kalan kolonların yük taşıma kapasiteleri ve birleşik termal ve mekanik yükleme altındaki kolon öteleme oranlarının doğrusal olmayan sonlu eleman modellemeleri temelinde gerçekleştirilmiştir. Yapısal sistemler ve malzemelerin kullanılabilirlik sınırları önemli ölçüde göz önünde bulundurulmuştur. Yangın olayını simüle etmek için, kompartman alanı, havalandırma açıklıkları ve termal atalet gibi değişken özelliklere sahip parametrik bir yangın eğrisi kullanılmıştır. Hesaplama sürecini daha uygun hale getirmek amacıyla parametrik eğriler üretebilen bir yazılım çalışmaya dahil edilmiştir. Mekanik davranış, betonarme (RC) kirişin maksimum taşıma kapasitesi altında incelenmiştir. Mevcut yönetmeliklerde belirtilen kullanılabilirlik sınır durumu için verilen sehim sınırları ve öteleme oranları, sayısal bulgularla karşılaştırılmış; havalandırma koşullarının sehim davranışı üzerindeki etkisi buna bağlı olarak tartışılmıştır. Çalışma, yangından zarar görmüş RC elemanları ile belirli bir yangın senaryosu arasında bir ilişki kurulmasının mümkün olabileceğini ve bunun, tasarımda performans tabanlı yapısal yangın güvenliğinin ilerlemesine katkıda bulunabileceğini ortaya koymaktadır. Simülasyonların, yapısal yangın güvenliğinin sağlanmasında önemli bir bileşen olan mimarlara, binaların ilk tasarım aşamasında açıklıkların sayısını ve boyutlarını optimize etme, malzeme seçimi yapma ve kapalı alanların boyutlandırılması konusunda rehberlik etme potansiyeli bulunmaktadır.Master Thesis The effects of visual design principles on game experience: The case of Royal Match and Candy Crush Saga(01. Izmir Institute of Technology, 2024) Koyunoğlu, Selen; Şavk, Bahar EmginGündelik oyun pazarındaki büyüme, Candy Crush Saga ve Royal Match gibi mobil üçlü eşleştirme oyunlarının artan popülaritesini yansıtmaktadır. Üçlü eşleştirme oyunlarının mekanikleri ve genel düzenleri benzer kalmaya devam ettikçe, görsel tasarımın önemi daha kritik hale gelmektedir. Bu tez, Candy Crush Saga ve Royal Match mobil üçlü eşleştirme oyunlarındaki görsel unsurların, oyun deneyimi üzerindeki etkilerini değerlendirmek amacıyla incelemektedir. Çalışma, temel tasarım ilkelerinin ve kullanıcı arayüzü unsurlarının kullanılabilirliğe ve görsel çekiciliğe nasıl katkıda bulunduğuna ve oyuncuların oyunlarla etkileşimini nasıl şekillendirdiğine odaklanmaktadır. Hem üçlü eşleştirme mobil oyuncularının hem de oyuncu olmayanların görsel tasarım unsurlarına ilişkin algıları hakkında veri toplamak amacıyla 331 katılımcıyla çevrimiçi bir anket gerçekleştirilmiştir. Kullanıcı deneyimini geliştirmeye yönelik yaklaşımlar olarak renk kontrastı, tasarım unsurların uygunluğu ve net görsel hiyerarşinin vurgulanmasına ilişkin anket bulguları elde edilmiştir. Anket sonuçlarına dayanarak, görsel tasarım ilkelerini etkili bir şekilde kullanmaya ve estetik ile netlik arasında optimum bir denge kurmaya odaklanan gelecekteki üçlü eşleştirme mobil oyunlarının geliştirilmesi için görsel öneriler sunulmuştur.Master Thesis Liquid Crystal Templated Synthesis of Metal Oxides and Their Characterization(01. Izmir Institute of Technology, 2024) Balcı, Fadime Mert; Balcı, Fadime Mert; 04.01. Department of Chemistry; 04. Faculty of Science; 01. Izmir Institute of TechnologySıvı kristaller, katılar ve sıvılar arasında özellikler gösteren fazlar olup malzeme bilimi ve teknolojisinde önemli bir yere sahiptir. Bu malzemeler, moleküllerinin dizilimi ve hareket serbestliği sayesinde hem sıvıların hem de kristallerin özelliklerini birleştirir. Özellikle termotropik ve liyotropik sıvı kristaller, sıcaklık ve çözücü konsantrasyonuna bağlı olarak farklı fazlara geçiş yapabilen yapılar sunar. Sıvı kristallerin sergilediği mezofazlar moleküler dizilimine göre sınıflandırılır. Bu mezofazlar, özellikle optoelektronik uygulamalarda, sensörlerde ve biyomimetik malzemelerde önemli rol oynar. Yüzey aktif maddeler, suyun varlığında çeşitli liyotropik sıvı kristal (LLC) mezofazları oluşturmak üzere organize olurlar. Bu tezde, Sıvı Kristal mezofazları kullanılarak Molibden trioksit filmleri sentezlendi ve bu filmler farklı karakterizasyon teknikleri kullanılarak karakterize edildi. Ayrıca, Sıvı Kristal şablonlu Çinko oksit ince filmler aynı şekilde sentezlendi ve farklı karakterizasyon teknikleri kullanılarak karakterize edildi. Ayrıca, Çinko Oksit filmler için pozitif yüklü CTAB yüzey aktif maddesinin filmler üzerindeki etkisi araştırıldı. Farklı kalınlıklardaki çinko oksit filmlerin Tauc Plot ile bant aralığı hesaplaması yapıldı. Ayrıca, Metal Organik Çerçevelerden biri olan ZIF-8, Çinko oksit ince filmler üzerinde sentezlendi ve karakterize edildi.Master Thesis Investigation of Community Resilience To Earthquake Hazards: the Case of Bayraklı, İzmir(01. Izmir Institute of Technology, 2024) Elburz, Zeynep; Elburz, Zeynep; 02.03. Department of City and Regional Planning; 02. Faculty of Architecture; 01. Izmir Institute of TechnologyDoğal ve antropojenik kaynaklı tehlikelerin arttığı ve risk toplumuna dönüştüğümüz çağda, şehirler ve topluluklar öngörülemeyen yıkımlarla karşılaşmaktadır. Bu yıkımlar, özellikle deprem tehlikesi karşısında topluluk dirençliliğinin (CR) incelenmesine duyulan gerekliliğin altını çizmektedir. Topluluğun zorlukları öngörme, uyum sağlama ve zorluklardan kurtulma becerisine vurgu yapan topluluk dirençliliği kavramı güncel literatürün önemli paradigmalarından biri olarak öne çıkmaktadır. Çok boyutlu bir kavram olan topluluk dirençliliği sosyal, ekonomik, fiziksel, çevresel ve toplumsal sermaye boyutlarını değerlendiren kapsamlı bir yaklaşım sunmaktadır. Bu çalışma, İzmir, Bayraklı'da deprem tehlikelerine karşı topluluk dirençliliğini sosyal, ekonomik, fiziksel, çevresel ve topluluk sermayesi boyutları bağlamında incelemektedir. Beş boyutun ağırlıklı ve sonuç haritalarının oluşturulmasında nesnel bir Çok Kriterli Karar Verme Yöntemi olarak Entropi Ağırlıklandırma Yöntemi (EWM) kullanılmıştır. EWM analizinin sonuçları, deprem tehlikesine karşı topluluk dirençliliğini ölçmek için en önemli boyutun çevresel (0.3873) olduğunu, bunu topluluk sermayesi ve ekonomik (0.1973), sosyal (0.1298) ve fiziksel (0.0883) boyutların izlediğini ortaya koymuştur. Ayrıca, her mahalle beş boyutta farklı düzeylerde topluluk dirençliliği açıkları sergilemektedir. Sonuçlara göre Adalet, Bayraklı, Tepekule, Çay, Osmangazi, Manavkuyu, Mansuroğlu ve Cengizhan mahalleleri düşük ve orta düzeyde topluluk dirençliliğine sahiptir. Bu mahallelerdeki topluluk dirençliliği açıkları, zayıf zemin koşulları, düşük bağlılık, topluluk ağlarının zayıflığı, otoriteye duyulan düşük güven ve hazırlık, düşük eğitim oranları ve düşük ve orta gelir düzeyi gibi faktörlerle ilişkilidir. Bu bulgular, topluluk dirençliliğini artırmak ve dirençli şehirler oluşturmak için çevresel, toplumsal sermayesi ve ekonomik boyutlardaki eylemlere öncelik verilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.Master Thesis Assessment of Structural Damage in Adıyaman and Calibration of Rapid Visual Screening Methods After Kahramanmaraş Earthquake Sequence(01. Izmir Institute of Technology, 2024) Demir, Uğur; Demir, Uğur; 02.02. Department of Architecture; 02. Faculty of Architecture; 01. Izmir Institute of TechnologyKAHRAMANMARAŞ DEPREMİ SONRASINDA ADIYAMAN'DAKİ YAPISAL HASARIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HIZLI GÖRSEL TARAMA YÖNTEMLERİNİN KALİBRASYONU Depremler, Türkiye'nin coğrafi konumu nedeniyle kaçınılmaz bir gerçekliktir. Gelecekte yaşanabilecek depremlerde can ve mal kaybını önlemek ve hasarı en aza indirmek için gerekli önlemlerin alınması ve sürdürülebilir stratejilerin geliştirilmesi gereklidir. Ancak, kapsamlı değerlendirmeler için yeterli zaman ve mali kaynak olmaması, yapıların risk durumlarına göre sınıflandırılmasını ve en riskli yapıların tespit edilmesini sağlayan hızlı deprem performansı değerlendirme yöntemlerinin geliştirilmesini zorunlu kılmıştır. Adıyaman'da Kahramanmaraş depremlerinde hasar gören yapılar, deprem sonrası yapılan hasar tespit çalışmaları sonuçlarına göre değerlendirilmiş ve hasar nedenleri tartışılmıştır. Kent merkezinde yer alan 45.337 yapı, hasar dağılımları, yapım yılları, kat sayıları ve yapım teknikleri açısından incelenmiş; 477 yapı ise tez kapsamında detaylı olarak ele alınmıştır. Bu çalışmada Adıyaman'daki 477 yapı, çeşitli hızlı değerlendirme yöntemleriyle analiz edilmiştir. Gerekli veriler Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı veri tabanı, saha çalışmaları ve Google Earth Sokak Görüntüleri aracılığıyla toplanmıştır. Yapılar, FEMA P-154 (FEMA, 2015), Kanada Sismik Tarama Yöntemi (Rainer et al., 1992) ve Türkiye'ye özgü Hızlı Görsel Tarama Yöntemi (Sucuoğlu et al., 2007) kullanılarak kat sayısı, taşıyıcı sistem tipleri, yapım yılı ve yapısal düzensizlikler gibi parametreler açısından değerlendirilmiştir. Karşılaştırmalı analiz, bu yöntemlerin sismik performansı belirlemede sınırlı doğruluğa sahip olduğunu göstermiştir. Güvenilirliği artırmak amacıyla, her bir yönteme ait ceza puanları gerçek deprem verileri kullanılarak kalibre edilmiş ve tahmin performansı iyileştirilmiştir. Çalışma ayrıca, tasarım aşamasındaki kararların sonuçlarını vurgulamakta ve mimarların yapısal düzensizliklerden kaçınmaları için rehberlik sunmaktadır. Anahtar Kelimeler: 2023 Kahramanmaraş Depremleri, Yapısal Hasar, Yapısal Düzensizlikler, Hızlı Değerlendirme Metotları, AdıyamanMaster Thesis Co2 Adsorpsiyonu için Akrilik Elyaf Üzerine Cu-btc ve Zıf-8 Metal-organik Çerçevelerin Biriktirilmesi(2024) Yılmaz, Ecem Kayra; Özkan, Seher Fehime ÇakıcıoğluDünyadaki sanayileşmenin hızla artması nedeniyle atmosferdeki CO2 konsantrasyonu artmaktadır. Atmosferdeki CO2 konsantrasyonunun artışından kaynaklanan çevresel etkileri azaltmak için çeşitli yöntemler üzerinde çalışılmaktadır. Adsorpsiyon, gaz yakalama için önemli yöntemlerden biridir. Bu çalışmada, Cu-BTC ve ZIF-8 olmak üzere iki tür metal-organik çerçeve sentezlenmiş ve CO2 adsorpsiyon davranışını araştırmak için akrilik kumaş üzerine tabakalar halinde biriktirilmiştir. Bu çalışmadaki amaç, akrilik kumaşlara Cu-BTC ve ZIF-8 biriktirmek ve CO2 adsorpsiyon kapasitelerini belirlemektir. Cu-BTC ve ZIF-8, katman-katman stratejisi kullanılarak akrilik kumaşlara ve hidrolize akrilik kumaşlara biriktirilmiştir. Cu-BTC ve ZIF-8'in akrilik kumaşlara başarılı bir şekilde biriktirilip biriktirilmediğini araştırmak için karakterizasyon çalışmaları yapılmıştır. XRD, SEM, FT-IR, ATR-IR analizleri sonucunda, Cu-BTC ve ZIF-8 akrilik kumaşa başarıyla biriktirildiği görülmüştür. MOF yüklenme mekanizmasını araştırmak için, hidrolizasyon prosedürü ile ve hidrolizasyon prosedürü olmadan akrilik kumaş üzerinde 5 ve 10 katman-katman döngüleri incelenmiştir. Hidrolize akrilik kumaşlar, saf akrilik kumaşlardan daha yüksek CO2 adsorpsiyon kapasitesi göstermiştir çünkü hidrolize akrilik yüzeylerde daha fazla karboksil grubu görülmüştür. Ayrıca, Cu-BTC ve ZIF-8 biriktirilmiş akrilik kumaşın adsorpsiyon kapasitesi, katman-katman döngü sayılarının artmasıyla artmıştır. CO2 adsorpsiyon sonuçları, Cu-BTC biriktirilmiş akrilik kumaşın ZIF-8 biriktirilmiş akrilik kumaştan daha yüksek CO2 adsorpsiyon kapasitesi olduğunu göstermiştir.